Haksız İnşaat ve Taşkın Yapı Davasında Zamanaşımı

Haksız inşaat ve taşkın yapı davasında zamanaşımı hukuki bağlamda birçok mülk sahibi yahut arazide mülk inşa eden oluşumu ilgilendiren hukuki bir konudur. Haksız inşaat şu iki bağlamda ortaya çıkabilmektedir:

  • Başkasına ait olan bir arazide kişinin rızasına başvurulmaksızın bir yapı inşa etmek,
  • Bir arazide başkasına ait olan malzemelerle kişinin rızasına başvurmaksızın bir yapı inşa etmek.

Bu iki durumun yanı sıra başkasının arazisinde ve başkasının malzemeleriyle de rıza gözetmeksizin bir yapı inşa etmek “haksız inşaat” olarak adlandırılmaktadır.

Haksız inşaat ve taşkın yapıda rızası gözetilmeyen mülk yahut malzeme sahibi hukuki yollara başvurarak hakkını arayabilmektedir. Bu hukuki çerçeve Türk Medeni Kanunu’nun 4721. Sayılı kanunda açıkça belirtilmiştir.

A. MÜLKİYET İLİŞKİSİ

Madde 722 – Bir kimse kendi arazisindeki yapıda başkasının malzemesini ya da başkasının arazisindeki yapıda kendisinin veya bir başkasının malzemesini kullanırsa, bu malzeme arazinin bütünleyici parçası olur.

Ancak, sahibinin rızası olmaksızın kullanılmış olan malzemenin sökülmesi aşırı zarara yol açmayacaksa, malzeme sahibi, gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere bunların sökülüp kendisine verilmesini isteyebilir.

Aynı koşullar altında arazinin maliki de, rızası olmaksızın yapılan yapıda kullanılan malzemenin, gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere sökülüp kaldırılmasını isteyebilir.

B. TAZMİNAT

Madde 723 – Malzeme sökülüp alınmazsa arazi maliki, malzeme sahibine uygun bir tazminat ödemekle yükümlüdür.

Yapıyı yaptıran arazi maliki iyiniyetli değilse hakim, malzeme sahibinin uğradığı zararın tamamının tazmin edilmesine karar verebilir.

Yapıyı yaptıran malzeme sahibi iyiniyetli değilse, hakimin hükmedeceği miktar bu malzemenin arazi maliki için taşıdığı en az değeri geçmeyebilir.

C. ARAZİNİN MÜLKİYETİNİN MALZEME SAHİBİNE VERİLMESİ

Madde 724 – Yapının değeri açıkça arazinin değerinden fazlaysa, iyiniyetli taraf uygun bir bedel karşılığında yapının ve arazinin tamamının veya yeterli bir kısmının mülkiyetinin malzeme sahibine verilmesini isteyebilir.

2. TAŞKIN YAPILAR

Madde 725 – Bir yapının başkasına ait araziye taşırılan kısmı, eğer yapıyı yapan malik taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkına sahip bulunuyorsa, ona ait taşınmazın bütünleyici parçası olur.

Böyle bir irtifak hakkı yoksa, zarar gören malik taşmayı öğrendiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde itiraz etmediği, aynı zamanda durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde, taşkın yapıyı iyiniyetle yapan kimse, uygun bir bedel karşılığında taşan kısım için bir irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebilir.

3. ÜST HAKKI

Madde 726 – Bir üst irtifakına dayalı olarak başkasına ait bir arazinin altında veya üstünde sürekli kalmak üzere inşa edilen yapıların mülkiyeti, irtifak hakkı sahibine ait olur.

Bir binanın başlı başına kullanılmaya elverişli bağımsız bölümleri üzerinde kat mülkiyeti veya kat irtifakı kurulması, Kat Mülkiyeti Kanununa tabidir.

Bağımsız bölümler üzerinde ayrıca üst hakkı kurulamaz.

4. MECRALAR

Madde 727 – Su, gaz, elektrik ve benzerlerinin mecraları, işletmenin bulunduğu taşınmazın dışında olsalar bile, aksine bir düzenleme olmadıkça o işletmenin eklentisi ve işletme malikinin malı sayılır.

Komşuluk hukukunun gerektirdiği haller dışında bir taşınmazın böyle bir mecra ile ayni hak olarak yüklenmesi, ancak bir irtifak hakkı kurulması suretiyle olabilir.

İrtifak hakkı, mecra dışarıdan görülmüyorsa tapu kütüğüne tesciliyle, dışarıdan görülüyorsa noterce düzenlenecek sözleşmeye dayanılarak mecranın yapılmasıyla doğar.

5. TAŞINIR YAPILAR

Madde 728 – Başkasının arazisi üzerinde kalıcı olması amaçlanmaksızın yapılan kulübe, büfe, çardak, baraka ve benzeri hafif yapılar, bunların malikine aittir.

Bu tür yapılar, taşınır mal hükümlerine tabi olur ve tapu kütüğünde gösterilmez.

Taşkın Yapı Zamanaşımı Süresi

Haksız inşaatın yanı sıra taşkın yapı da hukuki çerçevelerle belirlenen bir arazi ve mülk sorunudur. Taşkın yapı genellikle 2 komşu arazi sahibi arasında yaşanan bir durumdur. Bu durumda, araziden birinin sahibi kendi arazisine bir yapı inşa ederken kendi sınırlarını ihlal ederek komşu mülke de o yapıyı inşa ettiğinde “taşkın yapı” kavramı karşımıza çıkmaktadır. Taşkın yapılarda mağdur, hukuki süreçlere başvurarak zararın tanzimini yahut yapının yıkımını talep edebilmektedir. Peki taşkın yapılarda zamanaşımı süresi ne kadardır?

Taşkın Yapı Zamanaşımı Süresi Hakkındaki Emsal Karar

Taşkın yapılarda zamanaşımının söz konusu olup olmadığını anlayabilmek için Yargıtay tarafından verilmiş emsal kararlara başvurmak önemlidir. İşte taşkın yapı zamanaşımı süresi ile ilgili örnek Yargıtay kararı:

T.C

Y A R G I T A Y

Dördüncü Hukuk Dairesi

E. 1995/1610

K. 1995/2902

T. 4.4.1995

ÖZET: 1- Daire’nin uyulan bozma kararındaki maddi hata zamanaşımı savunmasında bulunmayan davalıların da, zamanaşımı savunmaları varmışçasına ve onlar yararına usule ilişkin kazanılmış hak oluşturmaz.

2- Kural olarak arsa maliki, bir inşaatın arsasına tecavüz etmesine katlanmakla yükümlü değildir ve bunun kaldırılmasını isteyebilir. Ancak, arsa maliki inşaatın arazisine tecavüz ettiğini öğrendiği tarihten itibaren 15 gün içinde itiraz etmemiş olup da, inşaat iyiniyetle yapılmışsa ve halin icabı inşaatın kalmasını gerektiriyorsa, arsa maliki tecavüz eden inşaata katlanmakla yükümlüdür. Ama bu şartlardan biri eksikse, arsa maliki bu taşkın inşaatın kaldırılmasını isteyebilir ve bu bir zamanaşımına bağlı değildir.

(743 s. MK. m. 618, 651)

Taraflar arasındaki birleştirilen tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine ilişkin hükmün davacılar avukatı tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmesi üzerine; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:

1- Davalılardan M dışındaki (haklarında 1993/736 esas sayı ile dava açılan ve M hakkında açılmış ilk dava ile 15.11.1993 tarihinde tevhid edilen davada, davalı olan) diğer üç davalının zamanaşımı savunması yoktur.

Gerçi Dairenin uyulan bozma kararında; “-Davalıların zamanaşımı savunmaları hakkında bir karar verilmeden işin esasının incelenip karar verilmesi…-” denilmekte ise de, bu maddi hatadır ve bozmaya uyulmuş olması zamanaşımı savunmasında bulunmayan davalıların da zamanaşımı savunmaları varmışcasına ve onlar yararına usule ilişkin kazanılmış hak durumu oluşturmaz. Çünkü, maddi hata bu müessesenin istisnasını teşkil eder. O halde mahkeme kararı, zamanaşımı savunması bulunmayan davalılar yönünden de davanın zamanaşımı nedeniyle reddedilmiş olması nedeniyle bozulmalıdır.

2- Dava, arsa maliklerinin taşkın inşaat nedenine (MK. m. 651) dayanan tazminat istemine ilişkindir ve taşkın inşaatta bulunanlara yöneltilmiştir. Kural olarak arsa maliki, bir inşaatın arsasına tecavüz etmesine katlanmakla mükellef değildir ve bunun kaldırılmasını isteyebilir (MK. m. 618). Ancak, arsa maliki inşaatın arazisine tecavüz ettiğini öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde itiraz etmemiş olup da, inşaat iyiniyetle yapılmışsa ve halin icabı inşaatın kalmasını gerektiriyorsa arsa maliki tecavüz eden inşaata katlanmakla mükelleftir. Fakat bu şartlardan biri eksikse, tecavüz eden inşaatın kaldırılmasını arsa maliki talep edebilir ve bu bir zamanaşımına tabi değildir. Yargıtay’ın uygulaması ve doktrindeki görüş de bu yoldadır (Prof. Dr. M. Kemal Oğuzman-Prof. Dr. Özel Selici, Eşya Hukuku, 5. Baskı, İstanbul 1988, Sh. 436 vd.; Doç.Dr. Galip Sermet Akman, Taşkın

İnşaat-Doçentlik Tezi, özellikle Sh. 217 vd. …).

İnceleme konusu olayda, davacılar onbeş gün içinde itiraz etmemiş iselerde; taşkın inşaatı yapanlar da iyiniyet iddiasında bulunamazlar. Zira davalılar, ellerindeki çapa göre kendi yerlerini belli edebilecek imkanlara sahiptir. Taşkın inşaatlarında gerekli özen ve dikkati göstermediklerinden iyiniyetli sayılamazlar. Öte yandan, davacıların onbeş gün içinde itiraz etmemiş olmaları da, davalıların iyiniyetli olduklarının kabulünü gerektirmez.

Açıklanan maddi ve hukuki esaslar karşısında, davacılar (bir zamanaşımı süresine tabi olmaksızın) taşkın inşaatın kaldırılmasını talep edebilecek durumdadırlar. Hal böyle olduğuna göre, taşkın inşaatın kaldırılması yerine tazminat istemiş olmaları nedeniyle, tazminat davasının da zamanaşımına tabi olmadığının kabulü gerekir. Daire’nin uyulan bozma kararı ise, zamanaşımı savunması hakkında bir karar verilmemiş olmasına yöneliktir.

Yukarda yazılı nedenlerle davanın zamanaşımı yönünden reddedilmiş bulunması da bozmayı gerektirmşitir.

S o n u ç : Temyiz olunan kararın (1) ve (2) no’lu bentlerde gösterilen nedenlerle (BOZULMASINA) ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 4.4.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir