Velayet, henüz yetişkin olmamış olan (18 yaşından küçük) çocukların, anne veya babaya ait olan sorumluluklarını ifade eden hukuki bir terimdir. Velayet hakkının olması için soy bağı olması gerekmekte ve resmi nikah var ise çocukların velayeti hem anneye hem de babaya verilmektedir. Resmi nikahsız doğan çocuğun velayet durumu ise ebeveynlerin merak ettiği konuların başında gelmektedir. Bu durum, Medeni Kanun’da açıklanmakta ve çözüme kavuşturulmaktadır.
TMK Kapsamında Resmi Nikahsız Doğan Çocuk Velayeti
Resmi nikahsız doğan çocuğun velayet durumuna, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun Velayet başlığının 337. maddesinde şu şekilde yer verilmektedir:
Ana ve baba evli değilse
Madde 337- Ana ve baba evli değilse velâyet anaya aittir.
Ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velâyet kendisinden alınmışsa hâkim, çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velâyeti babaya verir.
Doğum ile soy bağı kurulması nedeniyle resmi nikahsız doğan çocuğun velayet hakkı öncelikli olarak anneye verilmektedir. Kanunda belirtilen nedenler ile babaya da verilebilen velayet hakkı, çocuğun menfaati göz önünde bulundurularak düzenlenmektedir.
Resmi nikahsız doğan çocuğun velayetini alan anneler, isterlerse babalık davası açarak velayet hakkını babaya verebilir. Fakat resmi nikahsız doğan çocuklar için baba babalık davası açamamaktadır.
Babalık davası, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 301. maddesinde şu şekilde açıklanmaktadır:
Madde 301- Çocuk ile baba arasındaki soy bağının mahkemece belirlenmesini ana ve çocuk isteyebilirler.
Dava babaya, baba ölmüşse mirasçılarına karşı açılır.
Babalık davası, Cumhuriyet savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir.
TMK’ya Göre Kocanın Babalığı
Resmi nikahsız doğan çocuğun velayet durumuna ilişkin önemli konulardan biri de evlilik gününden itibaren 300 gün içerisinde veya evlilik sonlandıktan 300 gün sonra doğan çocuğun velayet durumudur. Resmi nikahlı eşlerin ayrılmasının üzerinden 300 gün geçtiğinde doğan çocuklar evlilik içerisinde anne rahmine düşmüş sayıldığından babanın nüfusuna kaydedilir. Fakat evliliğin ilk gününden itibaren 300 günün sonunda doğmuş çocuklar için farklı bir kanun bulunmaktadır. Bu durum, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile açıklığa kavuşturulmaktadır.
Kocanın babalığı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun Babalık Karinesi başlığında şu şekilde açıklanmaktadır:
1. Evlilik içinde ana rahmine düşme
Madde 287- Çocuk evlilik içinde ana rahmine düşmüşse davacı, kocanın baba olmadığını ispat etmek zorundadır.
Evlenmeden başlayarak en az yüzseksen gün geçtikten sonra ve evliliğin sona ermesinden başlayarak en fazla üçyüz gün içinde doğan çocuk evlilik içinde ana rahmine düşmüş sayılır.
2. Evlenmeden önce veya ayrı yaşama sırasında ana rahmine düşme
Madde 288- Çocuk, evlenmeden önce veya ayrı yaşama sırasında ana rahmine düşmüşse, davacının başka bir kanıt getirmesi gerekmez.
Ancak gebe kalma döneminde kocanın karısı ile cinsel ilişkide bulunduğu konusunda inandırıcı kanıtlar varsa, kocanın babalığına ilişkin karine geçerliliğini korur.
Yazı içerisinde resmi nikahsız doğan çocuğun velayet durumu ile ilgili olarak, öncelikli velayet hakkının annede olduğunu ve hangi durumlarda velayet hakkı ile ilgili düzenlemeler yapılabileceğini açıkladık. Türk Medeni Kanunu kapsamında resmi nikahsız doğan çocukların velayet durumunun nasıl değerlendirildiğini paylaştık. Babalık davası ve evliliğin başında veya sonunda resmi nikahsız doğmuş olan çocukların velayet durumu ile ilgili bilgileri ekledik. Bu doğrultuda, resmi nikahsız doğan çocuğun velayet durumu hakkında dava özelinde detaylı bir şekilde bilgilenebilmek ve süreci başlatabilmek adına bir avukata danışılması gerekmektedir.