Marka Hükümsüzlüğü Davasında Zamanaşımı Ne Kadar?

Marka hükümsüzlüğü davasında zamanaşımı uygulaması, davanın geçerliliğini etkilemektedir. Bu doğrultuda zamanında açılmayan davalar için zamanaşımı devreye girecektir. “Marka hükümsüzlüğü davasında zamanaşımı ne kadar?” sorusunu yazımızda yanıtlıyoruz…

Marka Hükümsüzlüğü Zamanaşımı Uygulaması

Markaların hükümsüzlüğüne karar verilmesi için davalarda belli başlı koşulların sağlanması gerekmektedir. Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 25. maddesinin 6. fıkrasında yer alan esaslara göre; hükümsüzlük kararının alınabilmesi için talepte bulunma hakkı, hak düşürücü süre ile sınırlandırılmıştır. Bu maddede yer alan koşula göre birbirini izleyen 5 yıllık süre içerisinde sessiz kaldıktan sonra açılan Marka hükümsüzlüğü davası, marka tescili kötü niyetli bulunmadığı takdirde düşecektir.

Daha önceki 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK’nin 42. maddesinde de aynı zamanaşımı uygulaması mevcuttur. İki kanun esasına göre de zamanaşımı 5 yıl süre ile sabitlenmiş ve marka tescilinin kötü niyetli olması durumunda hükmün yerine getirilmesini öngörmüştür. Marka tescilinde kötü niyet hali iddia edildiğinde ise; iddia makamı kötü niyeti kanıtlamak durumundadır.

Marka hükümsüzlüğü davalarında zaman aşımı dışındaki taleplerde de kötü niyet hususu önemli yer tutmaktadır. Bu durum davaların seyrine göre değişkenlik gösterebilmektedir.

Marka Hükümsüzlüğü Davasında Zamanaşımı Hakkındaki Emsal Karar

Yargıtay, 11. Hukuk Dairesi 2009/369 Esas 2019/7529 Karar sayılı ve 26.11.2019 tarihli kararında Marka hükümsüzlüğü zamanaşımı konusunda emsal karar verilmiştir. Karara göre;

 “…davalının marka tescilinin kötü niyetli olduğu kabul edilse dahi marka tescilinden yaklaşık 21 yıl sonra işbu hükümsüzlük davasının açılmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde bulunduğu, emsal kararlara göre marka tescilinin kötü niyetli olduğu hallerde dahi sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğranmasının mümkün bulunduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmiştir…”

Emsal kararda belirtildiği üzere, uzun süre tescilli bulunan markanın geçen bu uzun zaman zarfında iptalinin istenmemiş olması, suskunluk yoluyla hak kaybını getirmiştir. Zamanaşımı nedeniyle dava düşmüştür.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir